BAŞKAN NEBİL SEYFETİN'İN 17. OLAĞAN GENEL KURUL KONUŞMA METNİ


Hatay Dişhekimleri Odası’nın 17. Olağan Genel Kurulu’na katılarak bizleri onurlandırdığınız için şahsım ve yönetim kurulum adına her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyor, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime, komşu ülkemizde Türk Silahlı Kuvvetlerimiz tarafından yürütülen Zeytin Dalı harekatında, hayatını kaybeden şehitlerimizi Saygı ve rahmetle anıyor, askeri harekatın en kısa zamanda başarıyla tamamlanarak, Bölgemizde huzur, istikrar ve kardeşlik ortamının biran önce sağlanmasını diliyorum.
Bir dönemi daha bitirirken ; 1985 yılında 3224 sayılı Türk Dişhekimleri Birliği Kanun’u ile Tüzel kişiliğe kavuşan odamızı bugünlere taşıyan gönüllülük temelinde büyük bir özveriyle emek vermiş tüm meslektaşlarımı huzurlarınızda bir kez daha sevgi ve şükranla anıyorum.

Bizler 16.çalışma dönemini bitirmenin huzurunu ve mutluluğunu yaşıyoruz.
Meslek odalarının genel kurulları, çalışma dönemlerinde yapılanın, yapılmaya çalışılanın ve yapılamayanların anlatıldığı, sorgulandığı yani hesap verildiği platformlardır.
Bizler yıllar önce bu göreve talip olmamızın gerekçelerini ve neler yapmamız gerektiğini sizlere anlatmıştık. Bu sürede yapılan tüm çalışmalarımızı, etkinliklerimizi farklı platformlarda sizlerle paylaşmaya çalıştık.
Ülkemizin ve mesleğimizin içinden geçtiği bu zor ve özel koşullarda yaptığımız çalışmaların özetini satır başlarıyla Odamızın Genel Sekreteri Davut Akemoğlu sizlerle paylaşacak.
Ben sizlere ilkesel olarak bugüne kadar neler yaptığımızı, neyi savunduğumuzu, neler istediğimizi özetlemek istiyorum:

Neler yaptık?

• Politikalarımızı, mesleki sorunlarımız ve toplumun somut ağız diş sağlığı sorunları üzerinden inşa ettik.
• Taleplerimizi, öncelikle uzlaşı ve diyalog süreçleriyle, her türlü yasal ve meşru eylem biçimleri ile savunduk.
• Hükümetlerin, antidemokratik, meslek ve sivil toplum örgütlerini dikkate almayan kararlarına tüm gücümüz ve olanaklarımızla karşı koyduk.
• Demokrasi, laiklik, insan hakları değerlerini siyasetimizin aracı değil kendi varoluşumuzun amacı saydık, hiçbir koşulda demokrasiden ve özgürlüklerden ödün verilmesine onay vermedik.
• İnsanlığın, ülkemizin, aydınlanma, özgürleşme, demokrasi, adalet ve hukukun üstünlüğü mücadelesinin bileşeni olduk, sivil toplum örgütleri ve HAMOK gibi meslek kuruluşlarıyla bu temellerde sürekli olarak birliktelik içinde bulunduk.
• Meslek politikalarının oluşumunda, meslektaşlarımızın yanı sıra bilimsel kuruluşlar, uzman kişilerle, ADSM bünyesindeki meslektaşlarımızla ve özellikle MKÜ Dişhekimliği Fakültesi Dekanı ve öğretim üyeleriyle sürekli olarak işbirliği içinde olduk.
• Yönetim becerimizi, geçmiş 32 yılda olduğu gibi bugün de meslektaşlarına öğreten değil, onlardan öğrenen, onlar için örgüt olma bilinciyle geliştirdik.
• Temsili demokratik yapımızı, katılımcı demokrasinin tüm norm ve ilkelerini yaşama geçirerek güçlendirdik.
• Birliktelik içinde farklı olmayı, farklılıklarımızla birlikte olma becerisini en zor koşullarda bile başardık.

Neyi savunuyor?
Neyi istiyoruz?

• Sağlık hizmetleri ve ağız diş sağlığı hizmetleri temel bir insan hakkıdır.
• Ağız diş sağlığı, genel sağlıktan, diş hekimliği genel tıp hizmetlerinden ayrılamaz.
• İnsanlarımız ister kamudan, isterse özelden temel ağız-diş sağlığı hizmetlerini alabilmelidir.
• Her meslektaşımız, insanlık ve hekimlik onuruna yakışır bir yaşam ve gelir düzeyine ulaşmalıdır.
• Tüm meslekleri olduğu gibi dişhekimliği mesleğini de değersizleştiren, eğitim kalitesi ve insan gücü planlamasını hiçe sayan yeni dişhekimliği fakülteleri açılmamalıdır.
• Sosyal devlet anlayışı, vatandaşlarının çalışma yaşamlarında da adaletli koşulların sağlanmasını savunur. Buna karşıt olarak, kamuda ve özelde tekelleşmeyi dayatan, muayenehaneciliği yok eden, Asgari Ücret tarifemizi rehber tarifeye çeviren, tam gün yasasıyla kamuda çalışmayı ZORLAŞTIRAN politikaları reddediyoruz.
• Kamudaki meslektaşlarımızın özlük haklarındaki adaletsizlikleri, sağlık hizmetinin yapısıyla çelişen bugünkü performans uygulamalarını ve güvencesiz çalışma koşullarını reddediyoruz.
• Meslektaşlarımız arasında haksız rekabete yol açacak her türlü girişime karşı çıkıyor Hekimlik etik normlarını, yaşam ve meslek uygulamalarımız için temel yol gösterici olarak görüyoruz.

SAYIN DİVAN BAŞKANIM, DEĞERLİ MESLEKTAŞLARIM,

Ankara’da son olarak gerçekleştirdiğimiz Başkanlar Konseyi toplantısında, Birliğimiz ve odalarımız olarak ortak hazırladığımız deklarasyonun özetini sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Bizi meslek örgütümüzde bir araya getiren en önemli unsur “içselleştirdiğimiz değerlerdir”. O değerler bizi diğer mesleklerden ayıran hekim yapan ayrıntılardır.
Dişhekimliğinin, yeri geldiğinde sadece ağız ve diş sağlığı için yapılması gerekenlerin en iyi şekilde yapılmasıyla sınırlı teknik bir iş olmadığı da bu değerlerde saklıdır.
*Meselemiz aslında tümüyle insan ve insan sağlığı üzerinedir.
*Sağlık denince anladıklarımız. Fiziksel, mental, ruhsal ve sosyal tam bir iyilik halidir,
* Dişi ağrıyan birine dolgu yapmak ya da dişini çekmek de tek başına mesele değildir.
* Mesele gereğinde, o bireyin yaşam ortamının,

ağız sağlığını desteklemediğini ortaya koymaktır,
altyapı sorunlarına değinmektir,
sağlık bütçesinin nasıl kullanıldığına eleştiri getirmektir,
iş kazalarının cinayete dönüştüğü gerçeğini haykırmaktır.

İşte tüm bu değerler asıl GERÇEK hekimlik mesleğini yaratır. Bu nedenledir ki nice insana dokunan, yaşamı savunan değerleri hekimler yüzyıllardır korurlar ve geliştirirler. Geçmişte ve gelecekte bizi bir arada tutan ve tutacak olan hekimliğimizi dayandırdığımız bu değerler değil de nedir?
* Bu değerleri kaybedersek her şeyi kaybederiz.
* İşte bizi bir arada tutan bu değerleri korumak için bu sefer de bir arada olacağız ve her zamankinden çok daha fazla birbirimize sarılacağız.
Hekimler olarak bir araya geldiğimiz meslek örgütümüzde sadece bu değerlerin bize verdiği reflekslerle kamu yararı için çalıştık. Ne bir siyasi parti ya da akımın arka bahçesiydik, ne de çeşitli büyük sermayelerin kar ortağıydık.
Hastalarımızın sırrını korumak için gösterdiğimiz çaba da, reklam yapılmasın diye gösterdiğimiz gayretimiz de, hep bu değerlerin korunması için oldu. Şehir hastanelerine de bunun için eleştiri getirdik ** Performans sistemine de. Niteliksiz üniversite eğitimine dikkat çekmemiz, fakülte sayılarındaki altyapısız artışa itirazımız da kamu içindi.
* Hükümetlerin, sağlığı piyasalaştırma çabalarına direnmemiz, toplum sağlığının korunması değerimizin emriydi. Yeri geldiğinde nükleer santrallere itirazımız, HES yerlerinin seçimlerine isyanımız, maden arama adı altında yerüstü kaynakların, hatta tarihi eserlerin talanına hayır deyişimiz, hep o her şeyden önce insan yaşamına verdiğimiz değerin bizi yönlendirmesi ile meydana çıktı
*Koruyucu hekimlik için “kamu-serbest” tüm dişhekimlerinden yararlanılması çağrımız da bu nedenleydi.
*Değerlerimizi koruyacak özerk kurumsal örgütlenmeler olarak kamu kurumu niteliğindeki sağlık meslek örgütleri de bu çerçevede oluştu. Değerlerimizin çizdiği çerçeve önemliydi, zira sağlık alanında mesleki örgütlenmeler sağlık çalışanlarının hakları ve koşullarıyla sınırlı kalan bir faaliyet içinde sınırlı olamazlar
*.Bu nedenle kamu kurumu niteliğindeki kuruluşlarının söylemleri zaman zaman politik görülebilir. Ancak bunun ölçütü kamu yararı üzerinden söylemler olmasıdır
Yani örgütlerimiz hiçbir siyasi partiye, akıma, lidere ya da üretilen politikalara yandaş ya da kefil değildir.
Elbette kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütleri kamu yararı adına yeri geldiğinde sistemi, düzeni eleştirecektir. Bu düzenin hangi siyasi fraksiyonlarla ilintili olduğu değil, insan ve insan sağlığı üzerine ne etki yaptığı meslek örgütünün rehberidir. Mesela OHAL in bir yönetim biçimine dönüşmesi, bu sistemi kimin kullandığına değil, demokrasinin askıya alındığına dair çekince ile meslek örgütümüzce eleştirilmiştir.
Kamu yararını gözeten kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütleri her zaman, doğaları gereği sağlığın piyasalaştırılması gibi direkt insan sağlığı üzerine etki eden konularda ve evrensel değerleri gözetmeyen durumlarda muhaliftir. Ancak bir muhalefet partisi değildir, bir ideolojiye takılmamıştır. Bu nedenle bugünün muhalefeti günün birinde iktidar olursa onların da olası sapmalarına ya da yanlışlarına yine muhalif olacaktır. Ne yazık ki işte bu karakterimiz nedeniyle geçmişten bugüne iktidarlar tarafından çeşitli yöntemlerle susturulmaya çalışılıyoruz
.Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının Merkezi bütçeden pay almaması ve kendi bütçesini oluşturan gelir kaynaklarının yasal düzenlemeye tabi tutulması mali özerkliğinin bir sonucudur. Bu özerklik, kurumların dış etkilere karşı korunmasını ifade eder. Kamu kurumu niteliğindeki kuruluşlara özerklik tanınmasının nedeni faaliyetlerini hizmetin gereklerine ve kamu yararına uygun bir şekilde sürdürmelerini güvence altına almaktır. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının bir görevi de temsil ettiği mesleğin bağımsızlığını siyasilerin müdahalelerine karşı da korumaktır. Bu bakımdan bilime ve tekniğe aykırı projelere, özelleştirme politikalarına, mesleki alanlarda ki tahribata, meslek mensuplarına dönük saldırılara nereden gelirse gelsin karşı çıkmak kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının anayasal görevlerinin gereğidir.
Bu görevi yerine getirmek sorumluluğumuz, meslek örgütlerinin varlığını tehdit eden bir argüman olarak kullanılmamalıdır.Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları belli mesleğe sahip olanların devlet dışındaki kitlesel ve demokratik örgütlerdir.
Daha önce de kamu kurumu niteliğindeki akademik meslek örgütlerine yapılan müdahaleler nedeniyle görülen davalar sonucu oluşan Anayasa Mahkemesi kararlarının da ortaya koyduğu gibi, meslek kuruluşlarının mesleki faaliyetler ile sınırlı olmak üzere üyelerini ve örgütlerini bağlayıcı karar alma, uygulama, meslek mensuplarının uyacağı ilke ve kuralları belirleme ve üyeleri hakkında disiplin tedbirleri uygulama hak ve yetkisi mevcuttur. Bu yetkinin kullanılması ile zaman zaman ortaya çıkabilen, iktidarların kararları yerine kamu yararını savunma reflekslerinden duyulan rahatsızlıkla, meslek oda ve birliklerinin parçalanması, birden çok oda ve birlik oluşturulması, üyeliğin isteğe bağlı hale getirilmesi, isminin değiştirilmesi ve örgütün işlevsizleştirilmesi için başka farklı uygulamaların devreye sokulması planları,demokratik ülkelerde kabul EDİLMİYECEK yöntemlerdir.

**Biz TDB’ne bağlı bir oda olarak; Örgütümüzün insana, insan sağlığına, hekimlik mesleğine, meslektaşlarımıza karşı olan ve tarihsel süreçte gelişen evrensel meşruiyeti ile görevimiz haline gelen değerlerimizi koruma ve geliştirme işimize her zamankinden daha güçlü bir şekilde sarılacağız. Anayasa ve kanunlarla da düzenlenmiş olan ve evrensel meşruiyetle yüzyıllar içinde edinilmiş olan yetkilerimizi ve sorumluluklarımızı sonuna kadar savunacak ve kamu yararı için var olacağız.
*** Kısacası, Anayasadan ve kanunlardan gelen yetkimiz ve üyelerimizden aldığımız güçle adımıza ve mesleğimize sahip çıkma kararlığındayız.
Mesleğimizin ve Meslektaşlarımızın genel menfaatlerini halkımızın ve ülkemizin genel menfaatlerinden ayrı tutmadan savunacağımızı, Sadece Birliğimize karşı değil, kamu yararını savunan tüm meslek birlikleri ile dayanışma içinde olacağımızı ifade etmek isterim.

Sevgili Meslektaşlarım,
Sağlıkta dönüşümün ikinci fazı ADSM’lerinde özelleştirme söylentilerine karşı ve Mesleğimizin var olma mücadelesi yolunda önümüzdeki dönem daha çok güçlü ve dayanışma içinde olmalıyız

Bu iki yıllık süreç içerisinde yapılanlar sadece oda yönetiminin değil öncelikle tüm seçilmiş organların, oda komisyonunda çalışan meslektaşlarımızın, ilçe temsilciliklerimizin ve etkinliklere katılarak bizleri yalnız bırakmayan, görüş ve eleştirileriyle daha iyiyi, daha güzeli arayış uğraşına katılan tüm meslektaşlarımızın eseridir.
Genel kurula katılarak demokrasimize, geleceğimize ve mesleğinize sahip çıktığınız için hepinizi kutluyor, ülkemiz ve mesleğimiz için güzel yarınlar görmeniz dileğiyle sevgi ve saygılarımı sunuyorum.


NEBİL SEYFETTİN
HATAY DİŞHEKİMLERİ ODASI

Ek Bilgi